29 Oca 2011

biz ne zaman büyüdük?

çok güzel bir haber aldım,kimden can dostum ceyhanımdan,hamileymiş, bebek geliyomuş,hatta eylül gibi doğacakmış,doğum günü benimle aynı olabilirmiş. çok sevindim,biraz da gözlerim doldu, biz ceyhan la liseye başladığımızda tanıştık,çok şeyler paylaştık,yeri geldi çok güldük,yeri geldi gittik silivri sahilinde bir banka oturup hönkür hönkür ağladık,üniversite de şehirlerimiz ayrıldı o afyon a gitti,ben istanbul da kaldım,ama yine de bağ hiç kopmadı, üniversiteler bitti biz yine kürkçü dükkanına geri döndük tekrar gittik silivri sahilindeki o banka oturduk güzel günleri andık,ceyhan biraz daha duygusaldır,kararlarını kalbine göre verir,ben biraz daha temkinliyimdir,o yüzden lakabım "küçük anne" dir ceyhan için,hatta aramızda espridir her anneler gününde beni arar:) neyse bana telefonla haber verdiğinde dedi ki "sedacım anane oluyosun",ne diyim beni bu genç yaşta anane yapanlara canlarım  benim sizi çok seviyorum sağlıkla bebeğini kucağına alacağın günü iple çekiyorum bak gene gözlerim doldu neyse bu kadar yeter hasta gelmiş ben kaçıyorum   
Devamını Oku

28 Oca 2011

Okuduğumuzu anladık mı? -2-

Evet bugünkü kitabımız böyle çok satanlar listesini alt üst etmiş ,ay kadınlar bayılmış,hayranları kitapçılara sığmamış öyle böyle değil filan diye reklamı yapılan bir kitap,geçen ay migrosta hadi alayım ya dedim aldım ama yani ben hiç beğenmedim,zor bitirdim. bi defa hani akıp giden bir dili olur kitabın bu öyle değil,artık suç çeviride mi yoksa yazarın kendisinde  mi bilemedim, zevk alamadım. hikaye de "kocamdan boşandım,kendimi buldum,oh bide yakışıklı sevgili  yaptım,tek başıma ayaktayım" tarzı bir hikaye,illa bu tarz kitaplar okumak isterseniz Maeve Binchy bin kat daha iyidir diye düşünüyorum
Devamını Oku

26 Oca 2011

gittim-gördüm-yedim


çok seviyorum gezi bloglarını okumayı,bayılıyorum hem gezip hem yediklerini paylaşmalarına,birazcık onlara özendim bende gezdiğim yerlerden, yediğim ya da yiyemediğim şeylerden bahsediyim istiyorum. yukarıdaki fotoğraflar geçen seneki yunan adaları turumuzdan Santorini ye ait fotoğraflar. ben santorini ye tek kelimeyle bayıldım,farklı bir yerdi gerçekten,mimarisi mykonos a benzese de,adaya o farklı havayı veren volkanik bir ada oluşuydu galiba. bir tarafı kocaman uçurum,uçurumun tepesinde adanın en büyük ya da merkez kenti Fira var,Fira ya katırlarla ya da teleferikle çıkabilirsiniz,katırlarla çıkmayı denemeyin,büyükada nasıl at kokuyosa bunlar daha da kötü kokuyolar. maçka-taksim teleferiğine bi kere binmeyip yürümeyi tercih eden ben bu adada teleferiği seçtim. adanın en güzel yeri Oia yada İa köyü,hani o ünlü gün batımlarını izlendiği yer,şarabı da ünlüymüş ama biz içemedik neyse bu köye mutlaka gidilmeli ama balayına filan denk getirmeli,o manzara o gün batışının pembeliği,yanınızda elini tutabilceğiniz biri mutlaka olmalı. Oia da karnımız acıkınca hadi birşeyler yiyelim diyip oturduk süper manzaralı bir lokantaya, kalamar dolmasını löplöpçüler in blogunda okumuştum onlar yine yunanistan da ama başka bir yerde yediklerini anlatmışlardı, bizde kalamar dolması yiyelim dedik ama yiyemedik,bu tad uymadı bana,kalamar da kocaman bişeydi zaten, ben denizden babam çıksa yerim diyordum  olmadı yiyemedim yani,kalamar ızgara geldi o da lastik gibi una filan sürmek yok kopmuyo bile,biz bence turistik ama yemekleri iyi olmayan bi yere denk geldik. ayy,dışarıda lapa  lapa kar yağarken santorini yi hatırlamak çok kötü oldu yaa..
Devamını Oku

24 Oca 2011

Okuduğumuzu anladık mı?

Evet,bu başlığın altında biraz okuduğum kitaplardan bahsetmek  istiyorum, açılışımızı son günlerde çok popüler olan bir kitapla yapalım,ismi  "Asi Melekler" yazarı Danielle Trusoni. Bu kitabın reklamında  vampirlere rakip olarak geldiği söyleniyordu ama bence twilight serisiyle kesinlikle yarışamaz.Şimdi yazar oldukça ilginç bir konu seçmiş,melekbilimden bahsediyor,ki ben böyle bir bilim dalı olduğunu bile bilmiyordum,konu güzel yerlerde geçiyor-paris gibi-,ama  okurken hep birşeyler eksik gibiydi,sadece sonunu merak ettiğim için hızla bitirdim,öyle reklamlarında bahsedildiği gibi aman allah süper bir kitap değil maalesef ki,sadece vakit geçirmek için çıtır çerez hafif bir gerilim.Çok sevdiğim kitapları tekrar tekrar okuma gibi bir huyum vardır,bu kitabı ikinciye okumam,sadece kitabı bitirdikten sonra "ya bi bakalım neymiş bu melekbilim"  diye bi araştırma yapma ihtiyacı hissettim,iki melek resmi gördüm, sonra ki gün melekleri çoktan unutmuş twilight ı bi de ingilizceden okumaya çalışırken buldum kendimi..
Devamını Oku

19 Oca 2011

bilgisayarsız bir hafta

Blogumu açmışım,ilk postlarımı yayınlamışım, oh yarın akşam börek yaparım teker teker tüm aşamaların resmini çeker bloguma koyarım,örgü örer açıklamalı açıklamalı anlatırım derken benim pc bozuldu,nasıl yaptım bilmiyorum masmavi bir ekran bide üstünde yazılar öyle kaldı yani, eşim format denedi yok olmadı mecburen daha usta bir tamirciye götürdü,en son pc m istanbul a yola çıkmıştı. Neyse ki ben böyle biraz üzülünce kayınpederim netbookunu bana ödünç olarak gönderdi,o biraz işyerindeki bilgisayarlarla idare edecek ama ben çok sevindim anlatamam uçtum sevinçten . Nasıl bağımlısı olduk internetin,bilgisayarların yani şu son hafta resmen depresifleştim. Ben esasında bilgisayarla biraz geç tanıştım,üniversite yıllarımda kullanmaya başladım,ama kanımıza  girdi bir kere,nev'i şahsına münhasır canım gezginim Ayhan Sicimoğlu ' nun da dediği üzre "hastasıyız",hakikaten de hastasıyız,müptelasıyız internetin pclerin
Devamını Oku

13 Oca 2011

Paul ile fitness saati


Geçen gün eşimle asansördeyiz,o kocaman aynaları var ya o asansörlerin ona bakarken eşim dedi ki "canım biz yusyuvarlak olmuşuz",yalnız eşimdeki inceliğe dikkat etmenizi rica edeceğim,asla "sen çok mu kilo aldın" demez,bir ağırlaşma olayı varsa ikimiz birden kilo almışızdır. Neyse efenim,uzun lafın kısası zayıflamam lazım,fakat mesleğim yüzünden zamanım çok kısıtlı, yemek yemeyi azaltacağım ama spor salonuna filan gitmeye vaktim yok,bende bu yüzden sorunu evde çözmeye  karar verdim. İşte çözüm formülü:-sabah işe gitmeden önce 1saat daha erken kalkılacak -youtube dan aerobik, fitness vs. videoları açılacak  -çeşit çeşit hocalarla beraber spor yapılmış olacak. Eklediğim videodaki Paul o eğitmenlerden bir tanesi, yok böyle eğitmen diyorum nokta
Devamını Oku

12 Oca 2011

En sonunda başladım,ilk adımımı tumblr ile atmıştım ama biraz daha ilerlemek istedim,başlıktan da anlaşılacağı gibi "dişçiyim" ,meslek icabı obsesifim, bir mesaj yazarken bile on defa düşünür,beş defa siler bi anlık çılgınlıkla "gönder" tuşuna basarım, sonra  da pişman olurum,bakalım blog da ne yapacağım. Konu olarak neye ağırlık versem diye düşündüm, yemek yapmayı yeni tarifler denemeyi seviyorum Julie-Julia tarzı bi şey mi olsa acaba dedim,yoksa makyaj malzemelerimin iyi- kötü yanlarını mı anlatsam yoksa bazen bi heves başladığım sonrada zamansızlıktan yarım kalan örgü işlerimi mi anlatsam,sonunda kararımı verdim herşeyden olacak efenim ,haydi başlayalım bakalım
Devamını Oku

© 2011 bir dişçinin günlüğü, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena