-blogu açmamın sebeplerinden bir tanesi,günlük iş stresinden birazcık da olsa uzaklaşmak idi ,o yüzden işle ilgili şeyler yazmak istemiyordum,fakat hayatımın büyük(çok büyük) kocaman kısmı o işten ibaret,blogun ismide “bir dişçinin günlüğü “ olunca artık dayanamayacığım işte yaşadıklarımdan da bahsedeceğim galiba
-zaten bizim kızlarla da(ki hepsi sınıf arkadaşım hepsi dişhekimi) bir yere gittiğimizde “aa bugün diş hasta konuşmak yok,haydi bakalım açın diğer konuları” deriz,yarım saat sonra bi bakmışız herkes gene aynı konuya geri dönmüş,biz öğrenciyken de durum böyleydi,şimdi de maalesef ki böyle,kopamıyoruz dişsel mevzulardan
-bizimle aynı ortamı paylaşan ama dişhekimi olmayanlar ilk önce durumu yadırgar,sanki farklı bir dil konuşuyormuşuz gibi gelir onlara(artikülatör,dişli prova,kerlemek,kalsiyum hidroksit,guta perka),bir süre geçince ortama ayak uydururlar ya kendilerini başka işlere verirler,ya da konuda uzmanlaşıp öğrendikleri şeylerle sizin yerinize teşhis koymaya kalkabilirler ki en tehlikelisi budur,mesela annem bu konuda epey öndedir,beni susturup teşhis koyduğu komşularmız vardır “sana köprü yapılmaz yok yok olmaz bu saatten sonra” diye