16 Haz 2011

ŞAH&SULTAN-İskender Pala

-iskender pala nın ilk okuduğum kitabı "katre i matem" idi,bayılmıştım,bir cinayeti ve onun çözülmesi için yapılanları anlatıyordu,fakat günümüzde değil,taa lale devrinde,polisler yerine yeniçeriler,hakimler yerine kadılar,hapishaneler yerine kapkara zindanlar vardı,resmen tarihi bir polisiyeydi,çok sevmiştim

-iskender pala  nın elime geçen ikinci kitabı "babilde ölüm istanbul da aşk" idi,fekat bu kitabı yarıda bıraktım tamamlayamadım,hem taşınma telaşım vardı bu kitabı elime aldığım sıralarda,hemde o kadar sıkıcı o kadar boğucuydu ki,fenalıklar bastı okurken,leyla ile mecnun dan bahsediyordu ama mecnun şiirlerin yazılı olduğu bir papirüse dönüşmüştü,üzerine çizilen her çizgi canını yakıyordu,o papirüsü aldılar istanbul a getirdiler derken, uzun uzun bu kağıt parçasının acılarını ve leyla ya  olan aşkını dinlemekten ip koptu bende "ya bi git allaaını seversen"deyip bi köşeye kaldırdım


-şah ve sultana gelelim,kahramanlarımız iki büyük lider,bir tarafta osmanlı sultanı yavuz sultan selim,bir tarafta safevi devletinin başı Şah ismail. ikisi arasındaki mücadele tüm çaldıran savaşı ile başka bir boyuta taşınıyor,kitap birkaç kişinin dilinden anlatılıyor,hoş bir ayrıntı olmuş bence,konusunu sevdim çok sıkıcı değil,hikaye rahat ilerliyor,tabii yazar dayanamamış yine araya "gerçek sevgi  nedir,nerede bulunur" gibisinden tartışmalar da katmış ama elimden düşürmeden hızlıca okudum

-islamdaki mezhep ayrılıklarına da değinen bir kitap olmuş,galiba biraz tepki de çekmiş bu yüzden,yazar tarafsız mıydı, taraf mı tutmuştu buna karar vermek zor,hassas konular, okuyun siz kararınızı verin anacım


-bir de  kitapta çaldıran savaşında bir asker kurşunla vuruluyor,aklıma takıldı,ülen çaldıran dediğin 1514 te olmuş bi meydan savaşı o zaman silah var mıydı ahanda yazarın açığını yakaladım derken,şööle bir araştırdım meğer o tarihlerde top ve tüfenk osmanlı ordusunda kullanılıyormuş,tabii çok gelişkin şeyler olmasa da tabanca bile varmış,tarih bilgilerini lise 1 de bırakırsan olacağı budur,yazarımızdan özür diler,katre i matem tarzında kitaplar yazmasını temenni ederim:) 
Devamını Oku

15 Haz 2011

 

geçen cumartesi klinikten yaklaşık bi 10 kişilik grup ev tebriğine geldi,tabii cuma akşamı 9 buçuktan sonra hazırlıklar için  mutfağa giren  ben,gece 1 sularında artık yorgunluktan tezgah üzerinde bayılmak  üzereydim,son bi de pastayı yapsam tamam rahat rahat uyuyacaktım ama öyle bi üşendim öyle bi üşendim ki ,bu üşengeçlik çok pratik bir tarifin doğmasına sebep oldu
-hani pasta yapmak için kek tabanlar var ya,onun bir katını çay bardağının ağzı ile kestim,yuvarlak kek parçaları çıkardım
-sonra oları şekerli sütle ıslattım
-yuvarlak kekimin üstüne şöyle 2 parmak kalınlığında kestiğim muz parçasını koydum,üzerini krem şanti(orman meyveli olanını kullandım pembe pembe) ile muz gözükmeyecek şekilde kapattım,bi de evde pasta süslemek için bişeyler vardu onunla süsledim
-güzel bi tabağa koydum resmini çektim,mutfaktaki tüm kirlileri bulaşık makinesine gizledikten sonra gittim yattım uyudum


Devamını Oku

3 Haz 2011

muhasebecimiz dedi ki "doktor hanım bi tiyatro oyunu var gelirmisiniz?
-neymiş oyun
"kuvayi milliye destanı"
-ciddi misin Nazım Hikmet in kuvayi milliye destanı mı koşa koşa gelirim,devlet tiyatrolarının mı
"yok bu amatör bir öğrenci topluluğu"

her şiiri sevmem,her şairide sevmem,şiir kitaplarından çoğu zaman sıkılırım,ama bazı şairler vardır ki,zamansızdır,canım çektikçe açarım tekrar tekrar okurum onların şiirlerini,Nazım Hikmet te öyledir benim için,çoğu şiiri bir anımla bağlantılıdır,hele bir şiiri daha doğrusu bir destanı vardır "Karayılan Destanı" nereden bilmiyorum ilk önce kitaptan ayrı bir yerde o destanı okudum,çok hoşuma gitti,sonra bir sahaftan "Kuvayi milliye destanı " nı aldım ki harikadır,mükemmeldir,böyle o kurtuluş savaşı günleri tek tek canlanır gözünüzün önünde,sonra bi gün(bi gün dediğim en az 6 yıl önce) taksimde oyunun reklamını görmüştüm,hemen gidip bir bilet almıştım,oyun da çok güzeldi,sahnede dekor yoktu,sadece siyah bir fon, önünde oyuncular yeri geliyor bir kamyon oluyorlar,yeri geliyor dalgalı bir deniz,neyse uzun lafın kısası mutluyum bu destanı  tekrar seyredeceğim


NOT: tesadüfe bakın ki bugün Nazım Hikmet in ölüm yıldönümü,üstteki video yu "kuvayimilliyedestanı.blogspot.com adresinden buldum,yazıya da güne de uygun düşer gibime geldi
Devamını Oku

© 2011 bir dişçinin günlüğü, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena