28 Mar 2012

çiçek sevdam

ben çiçekleri (bilhassa canlı olanlarını) oldum olası çok sevdim,her zaman etrafımda fotosentez yapan bir yeşil yapraklı vardı,devlet yurdunun o rutubetli odasında mis gibi kokan fesleğenimi,öğrenci evimin sadece öğle 12 civarı o da karşı pencereden yansıyarak gelen güneşinde sarmaşık gülümü büyütmüştüm,evlenip kendi evim olunca çiçek sevdam tabii ki de daha da gelişti,bu akşam 7 de klinikten çıkınca ilk işim yapı markete gidip bu çuha çiçeklerini almak oldu


babaannemin geçen sene verdiği sardunyalar maalesef ki çorlu nun buzuna dayanamadı,köklerini sökmeye kıyamadım belki yine yeşerir diye yanlarına renkli çiçekleri sokuşturuvedim,bi de bitlenen gülüm vardı onu da sökemedim onun da yanına bi çuha kondurdum,bilmiyorum beraber yaşayabilecekler mi ama denemekten zarar gelmez


ektiğim saksıları şimdilik salona koydum havalar biraz daha ısınsın sonra balkona çıkaracağım



bunlarda salonumun  kraliçeleri orkidelerim,sol baştaki 3 yıla yakındır benimle,taşınırken yere düştü çok hırpalandı ama inatla hala yaşıyor,ortadaki eylülden beri ikinci kez açıyor kocaman çiçekleri beni acaip mutlu ediyor,en sağdaki grubumuza yeni katıldı,ama hemen o da filiz verdi bir aya kalmaz o da çiçek açar


 bunlarda  yeni çıkan maydanoz ve dereotlarım,dereotu fazla uzun ömürlü değil ama maydanoz o kadar dayanıklı bir bitki ki şok ediyor beni,bunları yeni ekmiştim, bi de balkonda fotosunu alamadığım diğer maydonoz saksım var,eksi dokuzları görmesine rağmen, hala oradan koparıp salataya katıyorum.

geçen sene bir saksıya soğanda ekmiştim,bu sene henüz yapmadım,evime ziyarete gelen arkadaşım Ceyhan balkonumdaki soğan,nane,maydanozları görünce "sen yakında burada tavuk da beslersin" demişti,henüz o boyuta gelmesem de,bütün gün çalıştıktan,onca insanla uğraştıktan sonra bitkilerin sessizliği hakikaten iyi geliyor:)




Devamını Oku

Van Gogh Alive

pazar günü çok farklı bir sergi ziyaret ettik,tek kelimeyle bayıldım,mest oldum,normal duvarlarda asılı tablolar yoktu,özel bir projeksiyon tekniği ile  yansıyan resimler teker teker değişiyor,ünlü ressamın hayat  hikayesi kendi eserleri ile anlatılıyordu,içeri girdiğimiz ilk on dakika bi o  duvara bi bu duvara bakıp gidişatı anlamakla geçti,sonra akışı kavrayınca paranoyakça bir sağa bir sola kafaları döndürmekten vazgeçip bir bölgeye odaklandık,ilk bulduğumuz  yere oturduk ve serginin tadını çıkardık

Devamını Oku

© 2011 bir dişçinin günlüğü, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena