9 Şub 2011

ziyaret

Dün akşam minik bir hastamı ziyarete gittim,size onu anlatmak istiyorum. adı Öznur 6 yaşında  ama 4 gibi gösteriyor,çok sessiz içine kapalı,eylülde anaokuluna başlamış daha öğretmeniyle tek kelime konuşmamış,biz tedavilerini yaparken çok sevdi çok hoşuna gitti,benle konuşuyor ama hemşirelerimle asla,illa evine çağırdı,5 kardeş bir evdeler,ama bu biraz farklı bir ev,Öznur daha önce sosyal hizmetlere bağlı bir yurtta kalıyormuş, sosyal hizmetler kurumu pilot bir uygulama başlatmış, Çorlu da 3 tane daire kiralanmış devlet tarafından, her eve en  fazla 6 tane çocuk yerleştirmişler,amaç çocukların gerçek bir ev ortamını görebilmesi,orada büyüyebilmesi,oturma odaları var,yatak odaları var,banyoları,bir ailenin neye ihtiyacı varsa hepsini yapmaya yaratmaya çalışmışlar,başlarında onlara göz kulak olsun diye bir abla var ama çocuklar "anne" diye çağırıyorlar onu,bi tane de daha anneleri varmış,dönüşümlü olarak evde kalıyorlarmış. Bu üç evin babası Kadriye Öğretmen,onun sayesinde öznur la tanıştım. hasta olduklarında doktora götüren,okula  yazdıran,evin ihtiyaçlarını karşılayan,gelir giderleri hesaplayan,kısacası bu evlerin tüm sorumluluğu onun üzerinde. Öznur un dişlerini tedavi ederken söz vermiştim ona sizin eve ziyarete geleceğim diye en sonunda dün akşam gidebildik, klnikten 2 arkadaşımda bana eşlik etti.nasıl anlatabilirim bundan sonrasını bilemiyorum,daha önce hiç öyle bir ortamda bulunmamıştım, çocuklara ufak hediyelerde hazırlamıştık ama çocukların gözü hediyelerde değil,bizde, kucağıma gelmek istiyorlar,sarılmak istiyorlar,öznur doğrudan boynuma atladı zaten montumu bile çıkaramadım, melek ile hasret deniz in kucağında eylül handan hanımın kucağında,rukiye içlerinde en yaramazları ortada kadriye öğretmenin telefonunu kapmış onla oynuyor. Böyle biraz zaman geçirdikten sonra Öznur tuttu elimden evini gezdirdi bana yatağını gösterdi,oyun odasını gösterdi,banyoda tezgahın üzerinde duran diş fırçasını gösterdi,mutfağa gittik annelerine bizim için kek yaptırmışlar,Öznur da yardım etmiş,kendi elleri ile getirdi bana kek tabağını,neyse efendim kekimizi yedik,kahvemizi içtik,gitme vakti geldi,ama Öznur bırakmıyor,gitme diyo,ama gitmek zorundayız,evden çıktık,arabaya bindim böyle göğsümün üzerine bir ağırlık çöktü,nefes alamıyorum sanki,zor attım eve kendimi,eşim açtı kapıyı,sarıldım boynuna bi yarım saat kesintisiz ağladım,ya bizim görmediğimiz neler oluyo şu dünya da hani böyle televizyonlarda görüyoruz uzak gibi geliyor,yakından gerçek tokat gibi patlıyor insanın yüzünde biliyor musunuz öznur un hem annesi hem babası çorlu daymış ama bir sefer bile görmeye gelmemişler...

4 yorum:

küfkedisi dedi ki...

sözde annelik kavramı sanırım tam Öznur un biyolojik ailesi için.

Judy Abbott dedi ki...

küçücük bir çocuk için ne kadar büyük zorluklar bunlar:( yine de öyle güzel bir ortamda bakılıyor olmaları sevindirici.

Unknown dedi ki...

ben önce böyle güzel bir projeyi akıl eden ve hayata geçiren sosyal görevlileri alkışlamak istiyorum. devletin içinde hala insanlara samimi ve gerçek manada yardım edenlerin onlar için çalışanların olduğunu bilmek çok sevindirici. bu çabalar lokal bile kalsa,olsun,1 insan çok şey demektir. sadece küçük öznurun bile kurtulması,hayatını kurabilmesi, sağlıklı bir birey olması yada bunların olasılığı çok çok önemli bir şey. sizleri de onlara verdiğiniz manevi destekten ötürü çok takdir ettim. hem toplum için, hem ufaklıklar için, hem allah için, hemde kendiniz için yaptığınız bu ufacık destek bile tahmin edemeyeceğiniz kadar değerli bence.... bende hiç kıyamam çünkü, ufak boynu bükük çocuklara. o yüzden sizle empati kurabildim birazda olsa..

bir discinin gunlugu dedi ki...

küfkedisi;çok haklısın
judy;gerçekten şanslılar,kısıtlı imkanlarla çok güzel bi olay başarmışlar
alkım;bence bu evler daha da yaygınlaşacaktır,her şehirde başlamış,biz en azından buradakine elimizden geldiğince destek olacağız dediğin gibi devletin en azından böyle konularla da ilgilendiğini bilmek çok güzel

© 2011 bir dişçinin günlüğü, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena